AdaGelincik® Şerbeti ve Kokteyller

27 Mayıs 2010

 
AdaGelincik® Şerbeti ile Hazırlayabileceğiniz Alkollü-Alkolsüz Kokteyller



Daha önce Gelincik Şerbeti Nasıl İçilir? sayfasında belirttiğimiz gibi  AdaGelincik® Şerbeti yalnızca geleneksel anlamda şerbet olarak kullanılmaz. Popüler bazı cafe - bar - restoranlarda da rastlayabileceğiniz gibi değişik alkollü ve alkolsüz kokteyler yaratılmasında da kullanılır. 

Siz de evinizde bir şişe AdaGelincik® şerbeti ile sayısı tamamen sizin yaratıcılığınıza bağlı olarak farklı lezzetlerde kokteyller hazırlayabilirsiniz. Bir barmen veya işletmeci  iseniz müşterilerinizi doğal bir lezzetle tanıştırabilirsiniz; üstelik sadece sizin barınızda veya kafe- restoranınızda bulabileceği özgün bir tat ile...

Biz Bozcaada'da işlettiğimiz AdaCafe®'de votka, cin ve rakı ile farklı kokteyller hazırlayıp konuklarımıza sunmaktayız. Bir çok yaratıcı konuğumuz kendi isimleri ile anılan alkollü - alkolsüz kokteyller hazırlamakta ve mönümüzü zenginleştirmekteler...
Biliyoruz ki sizin de yaratacağınız ne tatlar vardır....

Devamı / Read more...

AdaGelincik Şerbetinde ve AdaGelincik Reçelinde GDO'lu ürün bulunur mu?

18 Mayıs 2010

 

AdaGelincik® Şerbeti'nde kullanılan şeker neden üretilmiştir?


Birçok gazlı ve gazsız içeceklerin, reçellerin aksine gelincik şerbeti ve gelincik reçelimizde şeker pancarından üretilmiş şeker kullanılmaktadır. 

Mısır ve benzeri GDO'lu ürünlerden elde edilmiş mısır şurubu gibi tatlandırıcı ve katkı maddeleri  üretim sürecimizin hiçbir bölümünde yer almamaktadır.

Minik bir hatırlatma:  GDO'lu ürün üreten hiçbir firma ürünleri üzerinde bilimsel araştırma yapma hakkını bilim dünyasına sunmamakta, eğer yapan cengaver bir bilimadamı çıkarsa derhal ve şiddetle cezalandırmaktadır. Niye acaba?

Devamı / Read more...

Gelincik ve Bozcaada

30 Nisan 2010

 
Gelincik ve Bozcaada


Bozcaada 1994 yılına kadar sofralık enfes Çavuş Üzümü ve Kuntra, Vasilaki, Karalahna gibi yerel şaraplık üzümlerinden elde edilen şarapları ile tanınırdı.  Şarap ve üzümün Bozcaada tarihindeki önemini, bulunan antik Tenedos sikkelerinden anlıyoruz: Sikkelerin bir yüzünde ille bir salkım üzüm vardır. 


Ama artık Bozcaada denince akıla, şarabın yanısıra gelinciklerden yapılan ürünler de geliyor...
Bundan 16 yıl önce AdaCafe®'yi ilk açtığımızda, mevsim bahardı, etraf kıpkızıl gelincik tarlalarıyla doluydu. Önce gelincik tarlalarının fotoğraflarını çektik. Sonra gelinciklerden bebek yaptık. Ama yetmedi...
Aklıma küçükken annemle birlikte Florya'da topladığımız gelinciklerden yaptığımız gelincik şerbeti geldi. Yapsak ne güzel olurdu... AdaCafe®'nin kendine özgü bir içeceği olurdu...
Ama nasıl yapacaktık? Ben hiç hatırlamıyordum, annem ise geçirdiği bir rahatsızlık sonucu yalan yanlış hatırlayabiliyordu.
Aile büyüğü hanımlara sorduk, elimize geçen kaynakları okuduk ve denemelere başladık.
Çok başarısız sayılmazdık ilk denemelerde; içilebilecek sıvılar da elde edebiliyorduk, ama önemli bir kısmı da heba oluyordu. 

Gelincik dediğiniz şeyle çok fazla deneme yapma şansınız pek yok. Koca yılda sadece 2-3 hafta toplayabilirsiniz kırlardan. Bir saatte bir insan en fazla 40 gram yaprak işleyebilir...
Ve işin en acı yanı, nihai ürününüzün tadına ancak gelincikler bittikten sonra bakabilirsiniz.
Başka bir deyişle, bir sonraki deneme için bir yıl beklemek zorundasınız.


Aradan geçen yıllar içinde tuttuğumuz kayıtlar ve geliştirdiğimiz yöntemler sonunda neredeyse hiç şaşmayan bir formüle ulaşmış durumdayız.
Yıllar geçerken kafemize gelen konuklarımız ısrarla gelincik şerbetini beraberlerinde götürmek, sevdiklerine, özellikle aile büyüklerine Bozcaada'dan hediye etmek istediklerini gözlemledik.
İsteyenlere şişelemekle bu işin yürümeyeceğini görerek, Tarım Bakanlığı'na müracaat ettik ve Türkiye'de ilk olarak AdaGelincik® markası altında gelincik şerbeti ve gelincik reçeli üretim izinlerini aldık.
Gelincik şerbetimizin ve reçelimizin giderek popularite kazanması Bozcaada'daki diğer işletmeleri ve özellikle Ada'lı hanımları da gelincikten şerbet ve özellikle reçel üretmelerine sevk etti.
Artık Bozcaada'da sadece AdaCafe'de değil neredeyse her reçel satan Bozcaada dükkanında  ve Ada'lı hanımlarda gelincik reçeli bulmanız mümkün. Ama unutmayın; reçel ve diğer gıda ürünlerinizi bu işi denetim altında yapan resmi yer ve kişilerden satın alın.


Gelincik reçeli ve gelincik şerbetine artan talep büyük kentlerdeki aktar ve doğal ürünler satan dükkanların da ilgisini çekti. Artık bu ürünler bazı aktar ve doğal ürün dükkanlarında da karşınıza çıkabiliyor. Bozcaada'yı şaraplarının yanısıra gelincikleriyle de gururla temsil ediyor.


Kafemizde gelincik özünden yaptığımız alkollü-alkolsüz kokteyller bizi ziyaret eden bazı işletmecilerin dikkatini çekti. Benzeri ürünleri kendi işletmelerinde kendi konuklarına sunmak istediler. Şu an Türkiye'nin çeşitli merkezlerindeki (İstanbul, Ankara, İzmir, Çeşme, Bodrum, Alaçatı,..) kafe-bar-restoranlara toplu olarak gelincik şerbeti göndermekteyiz.


Bu kısa öykü, Bozcaada ve Gelincik ilişkisini konu eden bu öykü aslında bir yere nasıl katma değer katılır, yeni bir marka nasıl yaratılır sorularına cevap olan bir öyküdür.
Bu öykünün tüm kahramanlarına, aklına ilk gelene, üretene, toplayana,ayıklayana, içene, talep edene selam olsun....





Devamı / Read more...

Gelincik ve Tarih 2

16 Şubat 2010

Gelincik ve Tarih 2


Gelincik tarihi ile ilgili olarak mitolojik ve eski dönemlere ait bilgileri bir önceki yazmızda özetlemiştik. Sıra gelincik çiçeğinin insanlığın yakın tarihindeki önemine değineceğiz.
Gelincik ve Tarih 1 yazımızda Mart ayının adını savaş tanrısı Mars'tan aldığını, çünkü savaşların genellikle bahar başladığında gerçekleştiğini yazmıştık. Gelinciğin yakın tarihteki önemi de yine bu bahar aylarında yapılan savaşlardan kaynaklanır.
1.Dünya Savaşı'ndaki iki önemli muharebe cephesi Çanakkale ve Flanders ( coğrafi olarak Belçika'nın bir bölümü)en hareketli günlerini yine bahar aylarında yaşamıştır. Gelincik çiçeğinin Anglosaksonlar arasında popüler hale gelmesini sağlayan kişi John McCrae'dir. Yarbay rütbesi ile Flanders cephesinde muharebelere katılan John McCrae aynı zamanda sanatkar ruhlu bir askerdir ve aşağıdaki şiiri hem onu unutulmaz kılmış hem de tarih boyunca gelincik - savaş ilişkisini sanatsal ve giderek toplumsal boyutta belirgin hale getirmiştir. Şiir şöyledir:

In Flanders Fields

In Flanders fields, the poppies blow
Between the crosses, row on row,
That mark our place; and in the sky

The larks, still bravely singing, fly
Scarce heard amid the guns below...

We are the Dead. Short days ago
We lived, felt dawn, saw sunset glow,
Loved, and were loved, and now we lie
In Flanders fields...

Take up our quarrel with the foe:
To you from failing hands, we throw
The torch; be yours to hold it high.
If ye break faith with us who die
We shall not sleep, though poppies grow
In Flanders fields...

 
Şiiri dinlemek için tıklayın.

Şiirden yapılmış olan şarkıyı dinlemek için tıklayın.
Şiirin orijinal el yazması için tıklayın.
 
Bu şiir 1918 yılında bir dergide yayınlandıktan sonra hızlı bir şekilde kitleler tarafından tanınmış ve sevilmiştir. Amerikalı bir hanım, Moina Michael, bu şiire başka bir şiirle cevap vererek gelincik ateşinin dünyayı sarmasında bir adım daha atmıştır:
We Shall Keep the Faith

Oh ! You who sleep in Flanders' fields
Sleep sweet-to rise anew;
We caught the torch you threw,
And holding high we kept
The faith with those who died.

We, cherish, too, the Poppy red
That grows on fields where valor red
It seems to signal to the skies
That blood of heroes never dies.
But lends a lustre to the red
On the flower that blooms above the dead
In Flanders' Fields

And now the torch and Poppy red
Wear in honour of our dead.
Fear not that ye have died for naught:
We've learned the lesson that ye thaught
In Flanders' Fields.

Moina Michael bu şiiri yazmakla kalmamış, savaşı anma günlerinde ve gazilerin toplantılarında gelincik takma modasını başlatmış ve bunun yayılmasına ön ayak olmuştur.


Amerika'yı bir ziyaretinde bu uygulamayı gören Madam Guerin bunu bir adım ileri götürerek Fransa'ya döndüğünde el yapımı gelincikler yaparak satmış ve gelirini gazi derneklerine ve şehit ailelerine verilmesini sağlamıştır. Fransa'da başlayan bu gelenek Kanada, A.B.D. ve Avustralya - Yeni Zelanda'ya sıçramış ve hala bu yolla önemli bir gelir elde edilmeye devam edilmektedir.


1.Dünya Savaşı'nın diğer bir cephesi olan Gelibolu muharebelerinin en şiddetlileri de gelinciklerin açma döneminde olmuştur. Her iki tarafın da verdiği onbinlerce kayıp muharebe alanında gelinciklerle birlikte günler boyunca izlenmiştir.
Her yıl Avustralya ve Yeni Zelanda'dan Gelibolu'ya gelen ANZAC'lar dedelerinin savaştığı yerleri, 24 Nisan'da gelinciklerin en bol olduğu zamanda, yakalarında gelincikler ile gelincik tarlasına dönmüş muharebe alanlarında gezerler.

Devamı / Read more...

Gelincik ve Tarih

20 Ocak 2010



Gelincik ve Tarih


1- Gelincik ve Tarih 1 ( Mitoloji ve Uzak geçmiş)
2- Gelincik ve Tarih 2 ( 1.Dünya Savaşı )

Devamı / Read more...

Gelincik ve Tarih 1

19 Ocak 2010

Gelincik ve Tarih 1


Tarih içinde bazı çiçeklere, bitkilere eski insanlar tarafından özel önem verilmiştir. Örneğin defne, örneğin zeytin, buğday. Gelincik de bu az sayıdaki bitkiler içindedir. İlk gelincik çizimlerine MÖ 3000 yılına ait eski Mısır lahitlerinde rastlanılmıştır.
462-527 yılları arasında İstanbul'da yaşamış, zamanının en bilgili soylularından olan Anicia Juliana zamanının en önemli tıbbi botanik ve farmakoloji kitabı olan resimli elyazması Codex Vindobonensis De Materia Medica adlı yapıtta gelinciklerle birlikte resmedilmiştir.(Kaynak 1  Kaynak 2)



Homeros, İlyada'da gelinciklere atıfta bulunarak, ölen savaşçılarla gelincikler arasında ilişki kurar.

"His mother, fair Castianeira, lovely as a goddess, had been married from Aesyme,
and now he bowed his head as a garden poppy in full bloom when it
is weighed down by showers in spring--even thus heavy bowed his head beneath the weight of his helmet." Kaynak

Gelinciklerle savaş alanlarında ölenler arasında ilişki kuran yazılı ilk kaynak İlyada olabilir, ama bu tarihte son olmayacaktır.

Eski Yunan ve Roma mitolojilerinde de gelincik karşımıza çıkar: Uyku tanrısı olan Hypnos, Roma versiyonu ile Somnus, gelincik çiçeklerini insanları uyutsun diye yarattı. Bu tanrı adına yapılan tapınaklar tahmin edeceğiniz gibi gelinciklerle süslenirdi. Uyku sorunu olanlara tanrı, gelinciklerden yapılan taçları verirdi.

Bereket tanrıçası Demeter, romalı Ceres, bir dönem uyku sorunu (insomnia, Somnus ile benzerliğe dikkat ) çekermiş. Ve bu sorun yüzünden işiyle yeterince ilgilenemez, bu dönemlerde tarlalarda verim epey düşer, kıtlık başgösterirmiş. Zeus hazretleri uyku tanrısını uyararak duruma müdahale etmesini istemiş. Bunun üzerine Hypnos, nam-ı diğer Somnus, Demeter'e gelinciklerden yaptığı bir içkiyi vererek onun bir güzel uyumasını sağlamış. Derin bir uykudan sonra Demeter, Ceres, bomba gibi uyanarak tüm gücünü işine vermiş. Sonucu tahmin edebiliyorsunuz: Rekolte rekor kırmış. Milli gelir artmış, yeni yatırımlar, tüketim çılgınlığı,... filan. Çiftçiler gelinciğe tapar olmuşlar ve tarlalarında açan gelinciklere verimin bir göstergesi olduğuna inandıklarından asla dokunmazlarmış.


İngilizcede gelinciğe verilen adlardan bazılarına bakınca o sözcüklerin kökeni daha iyi anlaşılıyor: İngilizcede gelinciğe "red poppy" sözcüğünün yanısıra "corn poppy" ve "corn rose" da denilir.

Şimdi gelelim yukarıda yardım kaldığımız savaş, ölüm ve gelincik ilişkisine.
Homeros'tan sonra kayıtlara geçen gelincik savaş ilişkisine Cengiz Han'da rastlıyoruz. Derler ki, Cengiz Han bir savaşta öyle bir zafer kazanmış, öyle bir dağıtmış ki düşmanı savaş alanı gelincik tarlasına dönüşmüş...Yıllar sonra benzer bir öykü içinde bu sefer Napolyon Bonapart başroldedir.

Gelincik ile uykunun bir araya gelmesi nasıl bir tesadüf değilse, gelincik ile savaşın da birlikte anılması bir tesadüf değildir. Mart ayı adını savaş tanrısı Mars ( Ares)'tan alır. Çünkü savaşlar eskiden baharın gelmesi ile başlardı ve savaş alanları genellikle gelincik tarlaları olurdu.
Benzeri durum 1. Dünya Savaşı sırasında Flander ve Çanakkale cepheleri için de geçerlidir. Gelinciğin modern zamanlar içinde anlamlanmasının da başlangıcıdır 1.Dünya Savaşı.

Konuyla ilgili bilgileri Gelincik ve Tarih 2 sayfamızda bulabilirsiniz.

Devamı / Read more...

Aslı Durak - Sır

07 Ocak 2010


SIR


SIR


içdenizlerinde yüzme çocuk
hayallerin boğulur dedim de kendime
dile geldi eski bir soru
gelincikler büyüyünce gelin mi olur anne?

Aslı Durak

Devamı / Read more...

Can Yücel - Gelincik Şurubu


GELİNCİK ŞURUBU


GELİNCİK ŞURUBU

Şu ölen çocuklar var ya
Sana bana dünyaya ...


İlikleriniz donduğunda kışın
Bir kaşık umut gerektiğinde
O şişe gelecek aklınıza
Pencerenin önünde duran


Güneşte
Gelincik ...
CAN YÜCEL

Devamı / Read more...

Gelincik ve Flickr


Gelincik ve Flickr


Gelincik ile ilgili Flickr grupları:
1-  Red Poppy

7- Poppies 
9- Remembrance Day, Veterans Day & War Memorials

Devamı / Read more...

Red Poppy and Flickr Red Poppy Groups


Red Poppy and Flickr Red Poppy Groups







1-  Red Poppy

7- Poppies 
9- Remembrance Day, Veterans Day & War Memorials

Devamı / Read more...

Gelincik ve Nostalji 2

06 Ocak 2010


Gelincik ve Nostalji 2




Ada Cafe® Bozcaada'da ilk açıldığında gelincik Bozcaada kırlarından böyle toplanır ve işlenirdi:






 
 
 
 

Devamı / Read more...

Gelincik ve Nostalji 1


Gelincik ve Nostalji 1


Annanelerimizin, halalarımızın içtiği:


Devamı / Read more...

Gelincik Dostlarından


Gelincik Dostlarından


Bloğumuzun bu sayfasında gelincik dostlarından gelen şiir, resim, fotoğraf, yemek tarifi, gelincik ile ilgili aklınıza gelebilecek her türlü üretiminiz ve başka kaynaklardan bulduğunuz bilgi, belge paylaşılacaktır.
Gelen ilk fotograf ve şiir aşağıda:

Gelincik Dostlarından 1

Öngün Hanım'a çektiği o güzel fotografı ve ilkokulda öğrenip de hala unutmadığı, şairi hatırlanamayan ve ezbere bildiği tek şiiri bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz.


GELİNCİK
İlkbaharda açıyorsun,
Yurda neşe saçıyorsun,
Rüzgardan mı kaçıyorsun ?
Bir o yana,
Bir bu yana . . .
Gelinciğim gel etme naz,
Seyredeyim seni biraz,
Sallan sonra bütün bir yaz,
Bir o yana,
Bir bu yana . .
Gelincik Dostlarından 2

Sayfaya gelen ikinci katkı yine bir adadan; ama bu sefer komşu adadan: Gökçeada'dan. Aziz ve Şule çiftinden.
Onlar da tıpkı bizim gibi yaşamlarını bir adada sürdürmeyi seçenlerden. İslomanyaklar yani. 

Gökçeada'da İMROZA sabunlarını üretiyorlar, Ada'nın saf ve organik zeytinyağları ve yağmur suları ile. Tümüyle el emeği ile. Aşağıdaki fotoğrafların yanısıra "gelincik"e katkıları artık onlarca çeşit doğal sabuna "Gelincik Sabunu"nu da katmaları. Belki biliyorsunuzdur, gelincik kozmetik sanayinde giderek yaygın olarak kullanılmaya başlanılan bir bitki: kırışıklıklardan, özellikle gözaltı kırışıklığından kurtulmanıza yardımcı oluyor.

İşte aşağıda Gökçeadalı gelincikler:









Önemli not: 
Biliyorsunuz, daha önce yazılmıştı, blog genelinde her türlü materyali kaynak göstererek kullanabilirsiniz. ANCAK BU SAYFADAKİ BİLGİLER YAPIT SAHİPLERİNE AİTTİR. 
LÜTFEN HİÇBİR ŞEKİLDE KOPYALAMAYINIZ.

Devamı / Read more...

Gelincik ve Nostalji

04 Ocak 2010


 Gelincik ve Nostalji

2- İlk zamanlar gelincik şerbeti yapılırken


Devamı / Read more...
Blogta Markerly uygulaması vardır.

- Paylaşmak istediğiniz resmin üzerinde durun ve tıklayın.
- Paylaşmak istediğiniz metni belirleyin ve tıklayın.
Related Posts with Thumbnails

Bu Blogda Ara / Search in AdaGelincik

Kimileri

Bu videoyu Twitter'daki Dostlarınızla Paylaşın...

AdaGelincik Twitter


5 Most Frequently Asked Questions

. En Sık Sorulan 5 Soru
Follow Me on Pinterest
SOSYAL KÖŞE / SOCIAL ZONE

İzleyin / Subscribe Now

Paylaşalım / Let's Share

Share |

Gelincik's Fan Box

Twitter'da Sürprizler Var!

İzleyiciler

  © Blogger template Writer's Blog by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP